"Kulaklık" kavramı geçen yüzyılın ortalarında ortaya çıktı. Bilimin ve buna bağlı olarak iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte anlamı giderek genişledi. Bugün, bir kulaklığın ne olduğu kısaca söylenemez.
Telefon, kulaklık (veya basitçe) kulaklıklara, mekanik olarak birleştirilmiş kulaklıklar (kulaklıklar) ve mikrofonlardan oluşan yapılar olan cihazlar denir. Amaçları onları çeşitli iletişim sistemlerinde kullanmaktır. Kulaklıkların ana özellikleri, eller serbest iletişime izin veren onları insan vücuduna (kafaya veya giysiye) takabilme özelliğidir.
Kulaklıkların kullanışlı özellikleri, yabancı gürültüden daha fazla işitme koruması sağlama yeteneğini içerir. Bu, özellikle insanların yaşamlarının (demiryolu ve hava trafik kontrolörleri, uçak pilotları, acil durum ve kurtarma hizmeti operatörleri) operatörün işinin doğruluğuna bağlı olabileceği faaliyet alanlarında uygulandığında önemlidir.
Bağlantı yöntemi, kablolu ve kablosuz kulaklıklar arasında ayrım yapar. Bunlardan ilki, iletişim ekipmanı ile elektrik temasına sahiptir. Bağlantının yapıldığı kabloların ekranlanma olasılığı nedeniyle, parazitlerden daha fazla korunurlar. Ayrıca, maliyetleri oldukça düşüktür. Kablosuz kulaklıklar, ana ekipmanla iletişim kurmak için bir radyo kanalı (genellikle DECT veya Bluetooth) kullanır. Tellerin olmaması nedeniyle operatör büyük hareket özgürlüğüne sahiptir.
Kulaklıklar ayrıca takma yöntemi (kulak, kafa ve kafaya takılı, kaskın içine yerleştirilmiş), ses kanalı sayısı (mono ve stereo), mikrofonu takma yöntemi (dahili, uzaktan kumanda, sabit değil, mekanik bir ses kanalı ile). Özel uygulamalar (örneğin su geçirmez) için kulaklıklar ayrı bir kategoriye ayrılır.
Kulaklıklar, İkinci Dünya Savaşı'na kadar uzanıyor. Tank ekipleri, savaş uçağı pilotları ve gemilerdeki telsiz operatörleri tarafından kullanıldılar. Günümüzde çeşitli faaliyet alanlarında kullanılan bu cihazların çok sayıda çeşidi ve çeşidi bulunmaktadır.